Ahmet Taşgetiren: DEVA, Gelecek ve Saadet neden var?
Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi’nin Meclis’te daha aktif olabilmek için çatı oluşturma çalışmaları sürüyor. Kararın yazarı Ahmet Taşgetiren, programları birbirine yakın olan bu üç partinin daha önce Altı Tablo’da yakalanan zemini neden tesis edemediğine değinerek, “Yalnızca bir parti kazandıkları eleştirisine konu oldular. CHP’den seçimden bu yana hak etmediği sayıda milletvekili çıktı.CHP içindeki gerilimde kaybettiği sorgulamanın payı ayrı bir hesaptır…” diye yazdı.
Taşgetiren’in “3 parti – Neden oradalar?” Yazının ilgili kısmı şöyle:
“Son olarak Kılıçdaroğlu’nun koordinatörlüğünde 6’lı Masalarda görüşüldü. Tamam, Parti logoları Masa’da korundu ama yine de böyle bir ortak payda gerçekleşebildi. Neden o zemin iki üç parti arasında gerçekleşmedi?”
Bu soru geri alınıp, ‘AK Parti içinde yeri geldiğinde itiraz edilebilecek, eleştirilebilecek bir ortam var da bölünmeler neden bu kadar ayrı bir partiye yol açtı?’ diye soruldu. Şu da sorulabilir. Bu tür sorular Refah – Fazilet bünyesindeki ‘Yenilikçiler’ bölümü için de sorulabilir. Ancak bu soruların bir anlamı yok, çünkü “insani ve politik gerçeklik” bu tür idealist varsayımları anlamsız kılıyor.
Geldik Meclis’te birbirine çok benzeyen üç parti daha aktif rol almak ve geleceğe dair umut üretmek için ne yapacak?
(…)
Şimdi ‘3 partinin Meclis’te bulunması nasıl anlam kazanacak?’ diye sorunca yine o eski formül geliyor aklıma.
Hiç ortaya çıkacaklar mı? Anlamlı, mantıklı ve toplum tarafından yadırganmayacak bir formül bulabilecekler mi bilmiyorum. Siyasette ayrıştırmak kolay, birleştirmek zordur. Ayırımı kolaydır çünkü siyaset insan ruhunun kamçılandığı bir alandır. Genel Başkanlardan en alta kadar onbinlerce insanı etkileyen statlar elde edildi… ‘Şunu bırakırsın, şunu bırakırsın…’ gibi sözleri kime nasıl söyleyeceksiniz? Ya benimdir ya da kimsenin… yaklaşımı, siyasetin en alçakgönüllü ve özverili insanının kimyasını etkiliyor…
Negatif etkilerden bahsediyorum.
Aldığım bilgiler doldurulsa da doldurulmasa da, boşa gitse de gitmese de…
Belki yola çıkarken ya da formül ararken, ‘Neden varız, varlığımızın anlamı nedir, nereden geldik, nereye ulaştık, bundan sonra anlamlı bir şeyler yapabilir miyiz? İktidarla hangi görüş ayrılıklarımızdan dolayı ayrı düştük, bugün yine iktidarın seçimi kazandığı bir durumda milletin hangi iradesini Meclis’e getirelim?’ sorular cevaplanmalıdır.
Başlangıçta birlik olamamak stratejik anlamda yapılan bir hataydı. Kim suçlu olursa olsun, sonunda birleşemedi. ‘Nefsimi temize çıkaramam’ der Yusuf Aleyhisselam, çünkü nefs kötülüğü emreder.’ Sanki ‘kendi kendine muayene – kendi kendine muayene’ yapmak gerekli mi?
Meclis’teki varlığı anlamlı kılmak… Bugün üç partinin de sorumluluğu bu sanırım…” (HABER MERKEZİ)